Çocuklarda Ölüm Algısı

Bu yazıda çocuklarda ölümle ilgili bilgi kaynaklarına ve ölüm kavramının nasıl algılandığına dair bilgilere ulaşabilirsiniz.

Altı yaşına gelmiş çocukların birçoğunun oldukça karmaşık bir ölüm algısına sahip olabildiğini biliyor muydunuz? Menendez ve ekibinin yaptığı bir araştırmaya göre¹, altı yaşına gelinceye kadar çocukların çoğu yetişkinlere sorular sorarak, onlarla kültürel ritüellere katılarak ve kültürel ögelerden kendilerine bir bellek yaratarak kendilerini aktif olarak inşa ediyorlar.

Tarihte bir yolculuğa çıkacak olursak, çocuklarda ölüm algısı üzerine düşünceler ve varsayımların oldukça eskiye dayandığını görürüz. Örneğin, ünlü araştırmacı Jean Piaget (1896-1980) çocukların, ölümü neredeyse 10 yaşına gelinceye kadar anlayamayacağını düşünüyordu. Bu görüşü ise ölümü anlamak için çocukların önce vücut sistemlerini anlamaları gerektiği fikrine dayandırıyordu. Ancak daha fazla insanın çocukların ölüm algısı üzerine soruları, bu dar odağın genişlemesine neden oldu. 1990’lı yıllarda, çocukların beş yaşından itibaren anlamaya başlayabilecekleri dört konsept önerildi:

  • Yaşayan her canlının bir gün öleceği fikri
  • Ölümün nihai ve geri döndürülemez olduğu fikri
  • Ölümün tüm biyolojik ve psikolojik süreçlerin sonu anlamına geldiği fikri
  • Ölümün pek çok farklı nedeni olabileceği fikri

Yapılan tüm araştırmalar ve öne sürülen tüm fikirler göz önüne alındığında, çocukların tahmin edildiğinden çok daha küçük yaşlarda ölümü algılamaya başladıkları ve sadece bir şeyler öğrenmek yerine; aktif bir şekilde sorular sorarak, çevrelerindeki olayları gözlemleyerek, kitap okuyarak ve bir şeyler izleyerek bilgiyi yapılandırdıkları anlaşılmaktadır.

Çocuklar ölüm algısını nasıl kazanırlar?

Sorular. Çocukların ölümle ilgili ilk bilgi kaynağı, çoğunlukla ebeveyn-çocuk sohbetleridir. Birçok ebeveyn, özellikle ailede bir ölümden sonra, çocuklarının ölüm hakkında “İnsanlar ölünce ne olur?” ya da “İnsanlar neden ölür?” gibi odaklanmış sorular sorarak belirli bilgi boşluklarını doldurmaya çalıştığını ifade etmiştir. Elbette bu sorulara ebeveynler tarafından verilen yanıtlar, kültür tarafından şekilleniyor. Kültür, aynı zamanda ebeveynlerin ölüm kavramını çocuklarıyla ne kadar açık bir şekilde konuştukları ve çocukların ölüm algıları üzerinde de oldukça etkili oluyor.

Kültürel uygulamalar. Çocukların ölüm anlayışları, dini kavramlar ve daha geniş kültürel bağlamlar ile biyolojik temellendirmenin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Örneğin; Coco adlı animasyon filmiyle de izleyici kitlesine sunulan, Meksika’da vefat etmiş akrabaların yıllık olarak anıldığı Ölüler Günü (Día de Muertos) bunun çok güzel bir örneğini oluşturuyor. Bu özel günde, aileler ölmüş akrabaları için sunaklar (ofrendas) oluşturuyor ve sunakları yiyeceklerle donatıyorlar. Bu ritüellerden birinde, Gutiérrez ve arkadaşları (2019) çocuklara çıkarımlarını sormuş ve çocukların birçoğundan, ölümün geri döndürülemez olduğunu ve ölümden sonra yemek yeme yeteneğinin durduğunu anlasalar dahi, ölen akrabalarının ziyarete geldikleri ve hazırlanan yemekleri yedikleri cevabını almışlardır.² Anlaşıldığı üzere, çocuklar aynı anda farklı anlatıları zihinlerinde canlandırabilir ve bunları bütünleştirebilirler.

Kitaplar ve filmler. Çocuklar, ölümün nasıl tasvir edildiğini kitaplar ve filmler yoluyla da deneyimleyerek bir ölüm anlayışı geliştirirler. Kültürel eserler olarak kitaplar ve filmler, yazarlarının ve senaristlerinin ölüme dair bakış açısını tasvir ederek çocukların ölüm algısının şekillenmesinde büyük bir rol oynarlar. Çocuklar, kitaplar ve filmlerden kültürel olarak tutarlı bilgiler alarak ölüme dair biyolojik ve manevi bir bakış açısı yaratırlar.

Çocuklarla ölüm konusu nasıl ele alınabilir?

Daha önce herhangi bir yas durumu yaşamayan çocuklarda, daha geniş bir biyolojik ölüm algısının ölümle ilgili daha düşük kaygı seviyeleriyle ilişkisi olduğu yapılan araştırmalarca tespit edilmiştir.³

Korku ve kaygı, yas halindeki çocukların ölüm hakkında akıl yürütmelerini zorlaştırır. Bu durumda, ebeveynlerle açık iletişimin çocuğun başa çıkma yeteneğini desteklediği bulunmuştur. Ebeveynlerinin ölüm hakkında konuşmaya açık olduklarını hatırlayan yetişkinler, çocuklukta ölümle daha iyi başa çıktıklarını ve bunun da yetişkinlikte daha iyi başa çıkmayla ilişkili olduğunu bildirmişlerdir.

Tüm bu sonuçlar bir araya geldiğinde, ölümle ilgili ebeveyn-çocuk konuşmalarının önemi ve çocukların geleceği üzerindeki etkisi daha iyi anlaşılmaktadır.

 

Referanslar:

1. Menendez, D., Hernandez, I., & Rosengren, K. (2020). Children’s Emerging Understanding of Death. Child Development Perspectives, 14(1), 55-60.

2. Gutiérrez, I., Menendez, D., Jiang, M., Hernandez, I., Miller, P., & Rosengren, K. (2019). Embracing Death: Mexican Parent and Child Perspectives on Death. Child Development, 91(2).

3. Slaughter, V., & Griffiths, M. (2007). Death Understanding and Fear of Death in Young Children. Clinical Child Psychology and Psychiatry, 12(4), 525-535.

4. How Do Young Children Make Sense of Death? Child & Family Blog. https://childandfamilyblog.com/how-do-young-children-make-sense-of-death/ (Erişim Tarihi: 21.09.2021)


Yorumlar
Yorum eklemek için giriş yapmalısınız