‘’Kızımız doğduğunda ailelerimizden uzakta yaşıyorduk, çevremizde bize destek olacak kimse yoktu. İlk günlerde kendimi dünyada tek başıma kalmış gibi hissettim. Elbette dünyanın her yerinde kendi ailelerinden uzakta çocuk yetiştiren insanlar var. Karantina ve sosyal mesafe düzenlemeleri artık çoğumuzun geniş aile desteği olmadan yeni ebeveynler olarak hayatla karşı karşıya kaldığı anlamına geliyor. Açıkçası anne olmak hayal ettiğimden hem daha harika hem de daha korkunçtu. Peki, ben bu süreçte nasıl hayatta kaldım? Hayatımı kolaylaştıran 7 deneyimi sizinle de paylaşmak istiyorum.’’
# 1: Yardımı kabul edin: Şimdi gururuna tutunmaya çalışma zamanı değil. İnsanların size ev yapımı yemekler sağlamasına izin verin. Size çikolata, çiçek vb. göndermelerine izin verin. Ziyaretçilerden mümkünse, banyoyu temizlemelerini isteyin. Ben bu sayede bebeğimle daha fazla vakit geçirebildim.
# 2: İçinde bulunduğunuz durumun normal olmadığını kabul edin: İnsanlık tarihi boyunca kabilelerde, birbirine sıkı sıkıya bağlı topluluklarda, nesillerin bir arada olduğu evlerde yaşadık. Sadece eşiniz ile her şeyin üstesinden gelemeyebilirsiniz. Evi eskisi gibi yönetmeye devam edeceğiniz beklentisininin imkânsız hale geldiğini siz de göreceksiniz. Bir şeyin ne kadar zor olduğunu kabul etmek pratikte herhangi bir fark yaratmayabilir, ancak devasa bir rahatlama sağlayabilir.
# 3: Teknolojiyi benimseyin: Ebeveyn olmakla ilgili garip bir şey; tüm endişe, sefalet, neşe ve sevginin arasında bir sürü can sıkıntısının da olması. Bebeğiniz dışında kimseyi görmemek bunu daha da kötüleştirir. Bebeğiniz uyurken zamanınızı akıllıca kullanın. Tüm şovları izleyin. Tüm podcast'leri dinleyin.. Telefonunuzun kamerasını kullanın; bebeğinizin her hapşırmasını, homurdanmasını ve gülümsemesini kaydedin. Bunları ailenizle paylaşın.
# 4: Tüm beklentilerinizi bırakın: Evinizin dağılması, yağlı saçlarla 3 gün gezmek, soğuk pizza yemek... Bu gerçekleri kabullenin, bunları düşünüp canınızı sıkmayın. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca evinizin dağılacağını, eski alışkanlıkların gerçekleşemeyebileceğini kabul edin ve bebeğinizi hayatta tutmaya odaklanın.
#5: Ağlarken sarılacak bir anne olmayabilir ama dinleyecek insanlar var: Ebeveyn olmadan önce, zaten sık sık ve coşkuyla ağlayan bir insandım. Terk edilmiş hayvanlarla ilgili videolar bütün bir akşamımı mahvedebilir. Doğumdan sonraki ilk haftalarda ağladığım, ağladığım, hıçkıra hıçkıra ağladığım zamanlar çok oldu. O zaman yazdığım mesajlarıma hâlâ bakmaya cesaret edemiyorum çünkü yüzleşemeyecek olmaktan korkuyorum. Ama o mesajlara arkadaşlarımdan ve ailemden aldığım cevaplar hayata devam etmemi sağladı. Sizi seven birine sarılmanın yerini hiçbir şey tutamaz ama sanal destek de inanılmaz etkili. Ebeveynlik gruplarında yer alın, aile desteğinin mümkün olmadığı durumlarda size kesinlikle yardımcı olacaktır.
#6: Kendiniz için molalar verin: Kişisel bakım sizin için ne anlama geliyorsa, bunu her gün yapın. Duşta fazladan beş dakika kalın. Gözlerinizi kapatıp kulaklığınızı takın, en sevdiğiniz şarkıyı çalın ve bir kulüpte olduğunuzu ve gerçekten çılgın bir gece geçirdiğinizi hayal edin. Bebek arabasıyla vitrin alışverişine çıkın ya da gökyüzüne-ağaçların dallarına bakın. Kek yapın. Anahtar, sizi mutlu edecek ve o andan alıp başka yere götürecek olan küçücük bir şeyi seçmek. Kulağa çılgınca geliyor ama desteğiniz olmadığında hayatta kalmak bir sanata dönüşüyor.
#7: Olumlu yönleri bulun: Destek eksikliği sizi her şeyi kendi başınıza halletmeye zorlar. Daha zor, ama aynı zamanda daha güçlendirici. Bebeğimiz doğduğunda, kocamın ailesinin onunla ne zaman tanışabileceğini bilmiyorduk. Kanser tedavisi nedeniyle bize gelmeleri mümkün olmadı. İki aylıkken onlara gitmek için uçağa cesaret ettik ve o ilk karşılaşmayı deneyimlemek harikaydı.
Kaynak: https://pregnantchicken.com/no-family-support/