Hayatlarımızın en büyük küresel sağlık, ekonomik ve sosyal krizini yaşadığımız şu günlerde; COVID-19 pandemisinin çocuklar arasındaki mevcut eşitsizlikleri kötüleştirerek onları temel hak ve hürriyetlerinden nasıl yoksun bıraktığı üzerine ufak da olsa bir farkındalık oluşturmanın önemi, her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Pandeminin etkileri, dünya çapında tüm aileler ve çocukları tarafından bir şekilde hissediliyor olsa da deneyimlerinin birbirinden çok farklı olduğu görülmektedir. Dünyanın farklı bölgelerinden pek çok çocuk; sağlık ve eğitim sistemi, beslenme ve sosyo-ekonomik koşulların yetersizliği gibi nedenlerle temel hak ve özgürlüklerinden mahrum halde yaşamını sürdürmektedir. Çocukların bu süreçte karşı karşıya kaldığı sorunların belirlenmesi kadar, bu sorunların kökenine inilerek acil bir eylem planı oluşturulması da pandeminin bir çocuk hakları krizine dönüşmemesi için kritik bir eşiktir.
Pandeminin Çocukların Yaşamına Etkileri
Sağlık ve Beslenme
Bugün düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşayan birçok çocuk; pandeminin sağlık sisteminde yarattığı tıkanmalar ve/veya ailelerinin içinde bulunduğu finansal durum sebebiyle rutin sağlık servislerinden faydalanamaz ve gelişimlerini doğrudan etkileyen güvenli ve besleyici gıdalara erişemez duruma gelmiştir. Pandemi nedeniyle rutin aşılama sisteminde oluşan aksaklıklar; çocuk felci, kızamık ve kolera gibi hâlihazırda aşısı bulunan ve önlenebilir hastalıkların çocuklar arasında yaygınlaşmasına sebep olurken, yetersiz beslenme görülen çocuklar için erken tanı ve tedavi olanağı sağlayan topluluk programları askıya alınmıştır. Belki de var olan yetersiz beslenme problemlerinin COVID-19 kriziyle birlikte kötüleşmesinin en çarpıcı örneği, Yemen gibi barışın sağlanamadığı ülkelerde görülmektedir. Yemen’de Mart 2020’den bu yana şiddetli yetersiz beslenme tedavisi gören çocukların sayısının 74% oranında düştüğünü ve her ay 27.500 çocuğun hayat kurtaran bu tedaviden yoksun kalacağının öngörüldüğünü biliyor muydunuz?
Eğitim
Pandeminin bütün bir jenerasyonu gerek tamamen eğitimden mahrum bırakarak gerek uzaktan eğitime mahkûm ederek etkilediği bir diğer alan, şüphesiz ki eğitim olmuştur. Okulların küresel çapta kapanmaya gitmesi, çocuklar arasındaki eşitsizlik makasının boyutunu bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Düşük ve yüksek gelirli ailelerin çocukları arasında ciddi bir öğrenme boşluğu oluşmuş ve ekonomik açıdan dezavantajlı çocukların uzaktan eğitimi güçleştiren koşullar altında yaşadıkları tespit edilmiştir. Uzaktan eğitimin gerektirdiği bilgisayar ve telefon gibi teknolojik cihazlara ve sabit internet bağlantısına erişim konusunda sorun yaşayan pek çok çocuğun; geleceğe yönelik bir alt yapı oluşturamadığı, ekonomik açıdan avantajlı ailelerin çocuklarına kıyasla ödevlerini tamamlama konusunda daha çok zorluk yaşadığı ve yaşıtlarına göre geri kaldığı görülmüştür. Peki, salgının getirdiği sosyo-ekonomik tehditler nedeniyle eğitimlerini yarıda bırakma riski altında olan çocuklar? 180 ülkeyi kapsayan UNESCO projeksiyonları, bu sayının yaklaşık 24 milyon öğrenciyi (okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm eğitim kurumları dâhil olmak üzere) kapsadığını ve bunun iyimser bir tahmin olduğunu belirtmektedir.
Sosyo-ekonomik Boyut
COVID-19 pandemisiyle beraber hayatımıza giren karantina ve kısıtlamalar, dünya çapında birçok ailenin gelir kaynaklarının daralmasına ya da tamamen kaybolmasına yol açmıştır. Bu kriz hali; aileleri, çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda sıkıntıya düşürmüş ve çocuklar arasında sınıfsallığa bağlı eşitsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çocukların su, sağlık, beslenme, eğitim, temizlik ve barınmaya ilişkin ihtiyaçları ekonomik kriz sebebiyle kötülemiş ve çok boyutlu yoksulluk içindeki çocuk sayısı salgının başından itibaren %15 artmıştır. Peki, bunun anlamı nedir? Sağlık servislerine kısıtlı erişimi olan veya hiç erişimi olmayan, yetersiz beslenme sebebiyle sağlığı risk altında olan, sabun ve suya erişimi olmadığı için hijyen uygulamalarını yerine getiremeyen ve uzaktan eğitim için gerekli materyal ve cihazlara erişim sağlayamadığı için eğitimde geri kalan veya eğitimini tamamen bırakmak zorunda olan 150 milyon çocuk daha, temel haklarının kendilerine teslim edilmesini beklemektedir.
Pandeminin Arka Yüzü
Peki, daha önce hiç pandeminin eylemlerimizin ve küresel etkilerin bir sonucu olduğunu düşünmüş müydük? Teksas Çocuk Hastanesi Aşı Geliştirme Merkezi’nden Prof. Hotez; dünya çapındaki politik istikrarsızlıklar ve çatışmalar, yoksulluk, insan göçleri, iklim değişikliği, kuraklık, şehirleşme, bilim karşıtlığı, maske ve sosyal mesafe muhalifliğine dikkat çekerek pandeminin aslında uzun süreli küresel bir çöküşün sonucu olduğunu söylüyor.
• Politik İstikrarsızlık ve Çatışmalar
Belki de bu kelebek etkisinin en güçlü kaynağı; insanları yoksulluğa ve çeşitli sebeplerle göç etmeye mahkûm eden başarısız politikalar ve çatışmalardır. Venezuela’yı büyük bir sosyo-ekonomik çöküşe sürükleyen politikalar, çocukluk çağı aşılama programlarının sekteye uğramasına sebep olarak Kolombiya ve Brezilya’nın Amazon bölgesine yayılan 2017-2018 kızamık epidemisine zemin hazırlamıştır. Diğer yandan, istihdam eksikliği; birçok Venezuelalının sivrisinekler tarafından istila edilmiş alanlarda yasa dışı altın madenlerinde çalışmasına ve sıtmanın hızla yayılmasına sebep olmuştur. Ekonomik sebeplerle yaşanan insan göçleri ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi faktörler de eklenince; Chagas hastalığı, Dang humması, Zika virüsü enfeksiyonu ve Leishmania hastalığı gibi birçok vektör kaynaklı hastalık yaygınlaşmıştır. Arap Yarımadası’nda Suriye İç Savaşı ve savaşa bağlı göçler de benzer şekilde; kızamık, çocuk felci ve daha pek çok aşıyla önlenebilir enfeksiyonun geri dönerek Orta Doğu boyunca yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Savaşın yıkıma uğrattığı Yemen de 2017 yılında dünyanın en büyük kolera epidemilerinden birini yaşamıştır.
• İklim Değişikliği
Hastalıkların yayılması, iklim değişikliği ile yakından ilişkili bir konudur. Küresel ısınma ve kuraklık, politik istikrarsızlıkların yarattığı yıkımı kötüleştirerek yaşamları tehdit etmektedir. 2015 yılında, Orta Doğu’da 50 dereceyi geçen beklenmedik sıcaklıklar ve buna bağlı gelişen kuraklık; eski tarım arazilerinin terk edilmesine neden olmuştur. Venezuela’da süregelen kuraklık ise yağış miktarının 2013 ve 2016 yılları arasında %50 ila %65 oranlarında düşmesine yol açmıştır. Artan sıcaklık ve kuraklık sebebiyle; arbovirüs enfeksiyonları, Leishmania ve Chagas hastalıkları gibi hastalıklar Güney Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yükselişe geçmiştir.
Politik istikrarsızlık ve iklim değişikliğine bağlı kuraklıkla birlikte ortaya çıkan göçler, hızlı şehirleşmeyi artırarak mega şehirlerin oluşmasına sebep olmuştur. Bugün; Venezuela’da Karakas, Nijerya’da Lagos ve Suriye’de Halep şehirleşmenin ve yoksulluğun tetiklediği vektör kaynaklı, parazitik ve enterik enfeksiyonların odağı haline gelmiştir. Şehirleşmeyle birlikte artan orman tahribi ise yarasa gibi canlılardan bulaşan Ebola ve Nipah enfeksiyonlarına zemin hazırlamaktadır.
• Bilim Karşıtı Yaklaşımlar
Pandemilere zemin hazırlayan ve yayılmasını kolaylaştıran küresel etmenlerden bahsederken bilim karşıtı yaklaşımları onlardan ayrı tutmak mümkün değildir. 2015 yılından itibaren özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde hız kazanan bilim karşıtı akımlar, Güney Kaliforniya’da aşı karşıtı protestolara kadar uzanmıştır. Aşı olmamanın bir hak ve özgürlük olduğunu savunan bu protestolar sonucunda; aşılanmama oranlarındaki artış sebebiyle 22 büyük kızamık salgını yaşanmıştır. Avrupa’ya da sıçrayan aşı karşıtlığı, 2018 ve 2019 yıllarında her bir yıl başına yaklaşık olarak 100.000 kızamık vakası olarak geri dönmüştür. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019 yılında sağlığı olumsuz etkilemesi beklenen 10 tehdit listesinde aşı karşıtlığına da yer vermesi, bu bağlamda anlam kazanmaktadır. Benzer şekilde, COVID-19 pandemisiyle birlikte maske ve sosyal mesafe karşıtlığı da çığ gibi büyümektedir. Solunum damlacıkları yoluyla kişiden kişiye bulaşabilen bir salgınla mücadele ettiğimizi düşündüğümüzde, hem kendi sağlığımız hem de başka insanların sağlığı için maske takmamızın ve sosyal mesafeyi korumamızın önemi; verilen bilgiler ışığında daha iyi anlaşılmaktadır.
Tüm bu faktörler birbirlerini tetikleyerek ve güçlendirerek COVID-19 gibi pandemilerin ortaya çıkmasına ve yayılmasına zemin hazırlamaktadır. Yanlış politikalar, savaşlar, ekonomik krizler, kitleler halinde göçler, iklim değişikliği ve bilim karşıtı yaklaşımların istikrarsızlaştırdığı küresel sağlık; en kırılgan dönemlerinden birini yaşamaktadır. Öyle ki, hâlihazırda var olan ve aşıyla önlenebilen bazı hastalıklar bile salgınlar halinde ortaya çıkmaya başlamıştır.
Eylem Planı
Hem küresel hem de ulusal boyutlarda ele alınması ve uygulanması gereken çözümleri, çocuklarımıza temel hak ve özgürlüklerini teslim etmek şeklinde özetlemek mümkündür. Hükümetler, organizasyonlar, sivil toplum kuruluşları, bağışçılar ve diğer tüm fark yaratanlar; küresel çapta tüm çocukların eşit sağlık ve beslenme sistemine erişimi olduğundan, evde uzaktan eğitimin gerektirdiği tüm altyapıya sahip olduğundan, okullarına dönmek güvenli hale geldiğinde eğitimlerine devam edebileceklerinden ve ekonomik durumlarının insani yaşam standartlarını yakaladığından emin olmalıdır.
Çocuklar bekleyemez.
Referanslar
1. UNICEF (2020). Don’t Let Children Be the Hidden Victims of COVID-19 Pandemic.
2. Save the Children (2020). Yemen: Tens of Thousands of Severely Malnourished Children are Left Without Treatment Since March.
3. Van Lancker, W. & Parolin, Z. (2020). COVID-19, School Closures, and Child Poverty: A Social Crisis in the Making. The Lancet Public Health. 5(5), 243-244. doi: 10.1016/S2468-2667(20)30084-0
4. UNESCO (2020). COVID-19 Education Response: How Many Students are at Risk of Not Returning to School?
5. UNICEF (2020). 150 Million Additional Children Plunged into Poverty Due to COVID-19, UNICEF, Save the Children Say.
6. Hotez, P. (2021). COVID-19: A Disaster Five Years in the Making. BMJ, n657. doi: 10.1136/bmj.n657
7. Centers for Disease Control and Prevention (2021). COVID-19: Considerations for Wearing Masks.