Otizmli Yetişkinler: Arkadaşlık, Yakın İlişkiler ve Flört

Bu yazı otizmli yetişkinler için üstünde fazla durulmayan arkadaşlık ve yakın ilişkiler üzerine yazılmıştır.

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve etkileşimde süregelen zorluklar, kısıtlı, tekrarlayıcı davranışlar, ilgi alanları veya aktiviteler ile karakterize edilen norögelişimsel bir bozukluktur (American Psychiatric Association 2013). Otizm semptomlarının şiddeti, seyri ve tipi bireyler arasında çok fazla değişiklik gösterir. Bu sebeple, bir spektrum (yelpaze) olarak adlandırılır. Aynı zamanda bireyin gelişimsel süreci boyunca da semptomların şiddetinin değişiklik gösterdiği görülebilir (Hill & Frith 2003; Levy et al. 2009; Wing 1997). OSB’nin yarattığı en temel zorluk kişinin alışılagelmiş bir şekilde başkalarıyla veya durumlarla kendisi arasında ilişki kurmakta zorlanmasıdır. Otizm Spektrum Bozukluğu’nda yaşanan birçok zorluk ve görülen birçok semptom içerisinde en sabit semptomlar sosyal semptomlar olarak görülür ve bu sebeple araştırmalarda bunlara daha çok yer verilir (Shattuck et al. 2007). Sosyal zorluklar genellikle karşılıklı etkileşimde, duyguların algılanması ve ifade edilmesinde zorluk olarak kendini gösterir (Bauminger 2002; Barendse et al. 2018).

Otizm araştırmaları, sunulan destekler ve müdahaleler daha çok erken tanı ve erken müdahale üzerinde yoğunlaşır. Erken tanı ve erken müdahale, otizmin ilerleyen gelişim sürecindeki seyrinde prognozu belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Belki de bu sebeple, otizmli bireylerin yetişkinliğe geçtikten sonra neler yaşadıkları pek fazla araştırılmamaktadır. Otizmli çocuklar büyüdüğünde desteğe, yönlendirmeye, beceri eğitimine olan ihtiyaçları tükenmez ancak yetişkinlikte sunulan servisler çoğunlukla bu ihtiyaçları karşılamakta yeterli değildir. Otizmli bireylerin hayatlarının çoğunluğunu yetişkin olarak geçirmelerine rağmen otizm araştırma fonlarının sadece %2’sinden azı yaş alma ve yetişkinlik odaklıdır. Elimizde olan araştırma verilerine göre otizmli yetişkinlerin neredeyse yarısı iş bulamıyor. Bu oranın diğer engelli gruplarla kıyaslandığında en düşük oran olduğu belirtiliyor. Özellikle semptomları daha şiddetli olan ve daha çok zorluk yaşayan otizmli yetişkinler, konforlu bir hayat sürmek için temel gereklilikleri -barınma, iş bulma, sosyal fırsatlar- elde etmek için oldukça zorlanıyorlar (Remnick, 2019).

Otizmi karakterize eden çoğu semptom tıpkı çocukluk çağlarında olduğu gibi gençlik, yetişkinlik ve yaşlılıkta da günlük hayatı zorlaştırmaya devam eder. Özellikle yüksek işlevsellikli (zeka seviyeleri ortalama veya ortalama üzerinde olan) otizmli gençler ve yetişkinler için duyusal hassasiyetler, sosyal ilişkiler konusunda ne yapacağını bilememe, anksiyete ve depresyon, yürütücü işlev eksiklikleri ve sözel iletişimde zorluklar gibi konular günlük hayatı zorlaştırır ve sosyal ilişkiler, çalışma olanakları gibi konularda etkileri sürer.

Sosyal ilişkiler sanılanın aksine çoğu yüksek işlevsellikteki otizmli birey için temel bir ihtiyaçtır ancak gerekli sosyal becerilere, özgüvene veya bilgiye sahip olmadıkları veya tek başına zaman geçirmeyi tercih edebildikleri için ilişkileri başlatmakta ve sürdürmekte zorluk yaşarlar veya sosyal olarak kabul görmezler. Bu bağlamda, yalnızlık veya sosyal izolasyon hisleri otizmli yetişkinlerle yapılan çalışmalarda sıkça görülmektedir ve ruh sağlığı ile ilgili problemlere yol açabilmektedir (Elmose, 2019). Sosyal fonksiyonlarla ilgili yapılan araştırmaların sonuçları arkadaş edinme ve arkadaşlıkları sürdürme konusundaki zorluklarının yetişkinlikte de devam ettiğini gösteriyor. Otizmli yetişkinlerin %25’i veya daha azının “derin” arkadaşlıklara sahip olabildiği bulunmuştur (Renty & Roeyers, 2006; Shtayermman, 2007). Ancak daha sonra derinlemesine bahsedeceğimiz gibi, burada bahsedilen derin veya gerçek arkadaşlık kavramının nörotipik gelişen bireylerin arkadaş anlayışıyla değerlendirilmesi pek sağlıklı olmayabilir. Sosyal hayata katılımı belirleyen başlıca faktörler günlük hayatta bazı aktiviteleri bağımsız bir şekilde yapabilme becerileri, gelişmiş sosyal beceriler ve küçüklükte daha çok destek alınmasıdır.

Bu sebeple, sosyal veya romantik ilişkiler kurmak ve sürdürmek için gerekli becerilerin otizmli bireylere kazandırılması, gelecekte bağımsız ve konforlu bir hayat sürebilmeleri ve mutlu olabilmeleri için çok değerlidir.

Otizm Spektrumunda Arkadaşlık ve Yakın İlişkiler

Sosyal ilişkilerde yaşanan zorluklar çocukluktan yetişkinliğe geçildiğinde kaybolmaz, benzer şekilde devam eder. Yaş ilerledikçe sosyal ilişkilerden beklentilerin artması ve arkadaş edinmenin çocukluk çağına kıyasla daha zor ve karmaşık hale gelmesi nedeniyle yaşanan zorluklar da paralel şekilde artabilir.

Yakın ilişkiler kurarken, karşılıklı bilgi alışverişi yapmak, sosyal kaygıyı yönetmek, sözlü olarak ifade edilmeyen imaları anlamak, sosyal iletişimde edindikleri bilgiyi işlemlemek ve fikir ayrılıklarını yönetmek otizmli gençlerin ve yetişkinlerin zorlandıkları alanlar arasındadır. Bu durum, otizmli bireylerin arkadaşlık kurmak istememeleriyle ilgili genellenmesi doğru olmayan bir algıya sebep olmuştur. Aileler de çocuklarının yalnız kalmayı tercih ettiğini düşünebilmektedir. Otizmli bireylerin arkadaşlık kurmak istemediğiyle ilgili inancın yeniden gözden geçirilmesinde, yapılan güncel araştırmalarda otizmli bireylerin arkadaş edinmek istediklerinin ve arkadaşları olduğunun görülmesi etkili olmuştur (Mendelson et al. 2016). Herkesin yalnız zaman geçirmeye ve sosyalleşmeye ihtiyaç duyduğu farklı dönemler olur. Bu zamanların arasındaki oran hem nörotipik gelişen hem de otizmli bireyler için karakter özelliklerine ve mizaca göre dönemsel olarak farklılık gösterir; bu sebeple bu konuda genelleme yapmak yanıltıcı olabilir. Otizmli bireyler de herkes gibi arkadaşlık kurmak isterler ve buna ihtiyaç duyarlar. Ancak arkadaş edinirken ve sosyal ilişkileri sürdürürken kendilerine özgü bazı zorluklar yaşarlar.

Otizmli bireyler hem nörotipik hem de otizmli akranlarıyla arkadaşlık kurabilirler. Ancak arkadaşlık ilişkileri, duygusal yakınlık ve birbirine destek sağlama anlamında yetersiz kalabilir. Otizmli bireylerin nörotipik gelişen bireylerle arkadaşlık kurmasının önündeki en büyük engellerden biri, nörotipik bireylerin otizmli bireyin tutumlarını kendileriyle ilgilenmediği ve konuşmayı sürdürmek istemediği olarak yorumlamasıdır. Sizinle ilgilenmediğini düşündüğünüz biriyle iletişim kurmak için daha fazla çabalamamak ve vazgeçmek anlaşılabilir bir durumdur ancak bu gibi yanlış yorumlamalar otizmliler için bazı arkadaşlıkların başlamadan bitmesine neden olabilir. Parktaki oyuncaklara ilgisiz görünen otizmli bir çocuk, aslında gürültüden rahatsız olmuş ancak oynamak istiyor olabilir ya da otizmli bir yetişkinin göz kontağı kurmaması her zaman konuşmayı sürdürmek istemediği anlamına gelmeyebilir. Bazı otizmli gençlerin kaygılarını yatıştırmak için yaptığı tekrarlayıcı hareketler de (el çırpma, zıplama vb.) sosyal ortamlarda yanlış yorumlanarak ilgisizlik ve sıkılma belirtisi olarak düşünülebilir (Pellicano & Sedgewick, 2017). Otizmli bireylerin sosyal ilişkilerini daha iyi anlamak için arkadaşlık kavramına bakışımızı yeniden yapılandırmak gerekir. Arkadaşlık kavramını belirli katı kalıplara sokmak yerine ortak ilgi alanları olan, birbirleriyle paylaşımlarda bulunan ve birlikte vakit geçirmeyi karşılıklı olarak isteyen bireyler olarak daha geniş bir tanım içerisinde düşünmek ve bakış açımızı genişletmek spektrumdaki bireyleri daha iyi anlamamızı sağlayabilir. Otizmli bireylerin arkadaşlık kurma şekilleri hakkındaki araştırmaların büyük bir bölümü çocuklarla yapılan çalışmalara dayanır. Bu sebeple, çocuklardan çok daha karmaşık ilişkilere sahip olan yetişkinlik hayatında, otizmli bireylerin sosyalleşme şekilleri ve tercihleri hakkında yeterince bilgi sahibi değiliz. Bu konuda daha fazla araştırma yapılması otizmli yetişkinlere ve gençlere sunulacak destekler açısından aydınlatıcı olacaktır.

 

Uzm. Psk Beliz Çelikbaş ve Uzm. Psk. Selen Urgancıoğlu


Yorumlar
Yorum eklemek için giriş yapmalısınız