Pandemi Döneminde Ebeveyn Olmak: Paylaş, Yardım İste, Yardım Et

Bu yazıda pandemi döneminde ebeveynliğin getirdiği zorluluklardan ve çözüm yöntemlerinden bahsedilmektedir.

Paylaş Büyüsün ve İstanbul Gönüllüleri'nin ortak etkinliği olarak gerçekleştirilen canlı yayında “Pandemi döneminde ebeveyn olmak” üzerine konuşuldu. Programda, içinden geçilen zorlu dönemde “iyiliğin örgütlenmesinin” herkes için önemli olduğu vurgulanırken ebeveynlerin yaşadığı sorunların paylaşılması ve farklı disiplinlerden uzmanların yol göstericiliğinde dayanışmanın hayata geçirilmesi imkanları üzerinde duruldu.

Paylaş Büyüsün ve İstanbul Gönüllüleri'nin ortak düzenlediği bir canlı yayın etkinliği olan 'Pandemi döneminde ebeveyn olmak' konulu buluşma 26 Aralık Cumartesi günü yapıldı. Çocuk, genç ve yetişkin psikiyatristi olan Prof. Dr. Yankı Yazgan'ın konuşmacı olarak katıldığı ve Dr. Çağrı Kalaça'nın da moderatörlüğünü yaptığı etkinlik pandemi sürecinde görünür olan ve toplumun büyük bölümünü ilgilendiren sorunlara dönük uzman yanıtlarının sadeleştirilerek ortaya konduğu bir sohbet şeklinde gerçekleşti. Programda evden çalışma, uzaktan eğitim, belirsizlik ve çaresizliklerin yarattığı stres ve travmaların nasıl göğüsleneceği üzerinde durulurken, bu süreçte profesyonel destekten daha önemli olanın esneklik becerilerini geliştirme, güçlüklere karşı dayanışmayla direnç oluşturma ve bilime olan güvenin güçlendirilmesi olduğu vurgulandı.

Konuşmanın girişinde Çağrı Kalaça İstanbul Gönüllüleri ve Paylaş Büyüsün'ün etkinliklerinin ortak hedefler taşıdığını belirterek “İyiliğin, iyi olanın, iyi tarafında olanın, iyilik yapan insanların örgütlenmesi önemli. Gönüllülük de anahtar bir kavram, insanı dinç tutan, ayakta tutan, yıkıntıya, çöküntüye, depresyona, boşvermişliğe, teslim olmuşluğa karşı bir kavram” diye konuştu. Tıbbi bilginin herkesin ihtiyaç duyduğu bir bilgi olduğunu ama çok karmaşık ve zor olduğu ölçüde erişilemez olduğunu hatırlatan Kalaça, bunun sadeleştirilmesi çabası içinde olduklarını belirtti ve bu gibi buluşmaların da buna hizmet ettiğini söyledi.

YARDIM İSTEMEK ÖNEMLİ

Programda, çalışan annelerin pandemi dönemiyle birlikte yükünün artışı ve bu konuda hissettikleri “yetişememe, başarısızlık, çaresizlik ve stres” duygularıyla nasıl başedecekleri üzerine ortaya atılan bir soruya öncelikle bunun tüm dünya genelinde yaşandığı ve bu sorunu yaşayanların “yalnız olmadığı” yanıtı verildi. Evlerdeki eşitsizliklerin de bu vesileyle suyüzüne çıktığını belirten Yankı Yazgan “Sizin içinizde olduğunuz durumda ev; okul oldu, işyeri oldu, bu ev hem okul hem işyerini kaldırmıyor bir kere. Şu anda zaten imkansıza yakın bir iş yapıyorsunuz, yapıldığında mucize. Yapılmıyor olması normal bir durum” diyerek anormal durumların anormal duygu ve reaksiyonları ortaya çıkardığını hatırlattı. Anne ve babaların daha önce de hep eksiklik hissettiklerini ama bu yüklerin artmasıyla birlikte bunun katlandığını belirten Yazgan, bu durumlarda yardım istemenin en uygun çare olduğunu söyledi.

YAPILACAK İLK İŞ PSİKİYATRİSTE GİTMEK DEĞİL

Yardım alma sözkonusu olduğunda herkesin yardıma ihtiyacı olan bir tabloda bunun imkanlarının daraldığı üzerinde durulurken profesyonel anlamdaki yardımın nasıl bir katkı sağlayabileceği sorusu ortaya atıldı.

Yankı Yazgan'sa mevcut tablonun toplamda herkesin moralini bozan bir hal aldığını ancak moral bozukluğunun ruhsal bir hastalık olmadığını söyledi. İçinde bulunduğumuz dönemin getirdiği stres, ruhsal zorlanmalar, üzüntü ve yas durumlarının, neden ve nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalışmanın önemli olduğunu belirten Yazgan, ilk yapılacak işin doktora ya da psikiyatriste gitmek değil, başkalarıyla birlikte olmak ve dayanışmayı artırmak olduğunu söyledi.

ESNEKLİK, BAŞ EDEBİLME, DAYANMA GÜCÜ

Yankı Yazgan, yardım istemenin cesaret gerektirdiğini bu nedenle insanların yardım istemekten çekindiğini hatırlatarak dayanışma, başkalarına destek olma ve destek isteme gibi işlerin bir arada yürütülmesinin önemine ve bunların kamusal sistemlerle desteklenmesinin gerekliliğine değindi.

Ailelerin felaket, savaş gibi ortamlarda “duygusal güvenlik ortamını” sağlamak için çok ilginç çözümler üretebildiğini anlatan Yazgan Afganistan savaşından örnekler verdi.

Doktor Çağrı Kalaça da “resilience” kavramını hatırlatarak böyle dönemlerde yakınlarınızla, akraba ve arkadaşlarınızla iletişim kurabilme gücü, travma sonrası tekrar ayağa kalkabilme gücünün sınandığını ve bu sınavı geçebilen örneklerin de bu esnekliğin sonucu olduğunu hatırlattı.

EKRAN KENDİ BAŞINA SORUN DEĞİL

Çocukların ve yetişkinlerin ekran başında geçirdikleri sürenin artışı ve bundan duyulan rahatsızlıklar konusu ortaya atıldığında Yankı Yazgan bu konudaki soruların artık ruh sağlığı uzmanlarını yıprattığını ve ekranın kendi başına sorun olmadığını söyleyerek yanıt verdi. Yazgan çocukların ekran karşısında eğlence ihtiyacını karşıladıklarını ve bunun da ihmal edilmemesi gerektiğini belirterek asıl meselenin çalışma ve eğlence dengesinin kurulabilmesinde olduğunu vurguladı. Uzaktan eğitimin tüm dünyada sorunlu ve henüz oturmamış bir sistem olduğunu hatırlatan Yazgan bu sürenin aslında ekUan karşısında bulunma süresinin artışına denk düşmediğini belirtti. Çocukların oynadıkları oyunlarda sağlıklı bir etkileşim sağlamadıklarını belirten Yazgan, her ne kadar eksikli olsa da onların oyun ihtiyacının gözetilmesi gerektiğini ve ekran saatlerinin esasen yorulmalarını engellemek için kısıtlanması gerektiğini söyledi.

DEBH FREN YAPABİLMEYLE AYIRT EDİLİR

Ebeveynlerin, özellikle annelerin çocukların ders saatlerinde mutlak bir titizlikle ders dinlemesi gerektiğini düşünmeleri ve aksi durumlar ortaya çıktığında çocuğun bir sorunu olduğunu düşündükleri konuşulurken Yankı Yazgan şunları söyledi: “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ya da öğrenme bozukluğu gibi şeylerin en önemli özelliği şu: Dur deyince durabiliyor mu, ona bakıyoruz. Hareketlilikte sorun yok, ne kadar hız yaptığını değil, fren yapabilme kapasitesini değerlendiriyoruz. Sorumluluklar ve görevlerin yerine getirilmesi önemli. Hareketlilik hayatiyet belirtisidir ama aynı zamanda durabilmekle beraber değerlendirilir. Gündelik işlevlerimizi yerine getirmemizi engellemeye başlarsa, görevlerimizi yerine getirememe durumu ortaya çıkarsa ruhsal bozukluk sayıyoruz.”

“Sağlıklı beslenmek için obez olmayı beklememiz gerkemiyor elbette. Sağlıklı bir ruhsal yapıyı geliştirebilmek için en önemli beceri stres yönetme becerisi. Ailelerde bunu berbaberce yönetebilmek önem kazanıyor. Yani bir ev biriminden bahsediyorum. Evde bir duygu güvenliğinin sağlandığı, herkesin söz hakkının olduğu ama görev ve sorumlulukların yerine getirildiği. Bunun da temel koşulu eşlerin birbiriyle iyi geçinmesi, çünkü çocuklar geçimli ailelerde rahat ediyorlar. Ödevi yaptıramayabilirsiniz, ekran saatini hedeflenen saat yapmayabilirsiniz. Anlamsız mutsuzlukların, duygusal, fiziksel, cinsel şiddetin olmadığı bir evde sistem çökmüyor, iki saat ödev yapmadı diye.

PANDEMİ DÖNEMİNDE KAYGI

Pandemi döneminde çocuklarda ortaya çıkabilecek kaygı durumlarının saptanması ve neler yapılması gerektiği konusu gündeme geldiğinde Yankı Yazgan bugünkü durumun insanlığın geçmiş dönem felaket tecrübelerinden farklı olduğunu hatırlatarak yanıtına başladı. Yazgan bu bilinmediklik ve belirsizliğin kaygıları pekiştirici olduğunu hatırlatarak “Siste yolunu bulma” metaforunu kullandı ve kimi durumlarda olduğun yerde durmanın, hiçbir şey yapmama ve sisin dağılmasını beklemenin daha uygun olabileceğini ve karantinanın da bunu sağladığını söyledi.

Kaygı durumunun debelenmeyi artırmasının işe yaramadığını ve durup düşünmenin önemli olduğunu belirten Yazgan tüm ailelerin gün içinde bir beyin molası vermesini tavsiye etti.

Yankı Yazgan, insanlık için “ne olacağız” sorusunun hep gündemde olduğunu ama pandemi döneminde bunun çok güçlü yaşandığını hatırlatarak bu dönemde bilimin de sıkı bir sınav verdiğini ve hızlı çareler ürettiğini vurguladı.

PANDEMİ SONRASI TOPLUMSAL YAŞANTI

Pandemi döneminin ortaya çıkarttığı eşitsizlikler ve buradaki sorunların giderilmesi konusuyla ilgili olarak İstanbul Gönüllüleri'nin faaliyetlerinin bu çerçevede önem kazandığı üzerinde durulurken Paylaş Büyüsün'ün de aynı hedefi paylaşan bir platform oluşu belirtildi.

Travma, salgın, felaketlerin ardından ayakta kalmanın, buralardan güçlenerek çıkmanın imkanları üzerinde durulurken bunun topluma yayılması için yapılacak işlerde liderlere ya da organizasyonlara düşen roller gündeme geldi.

 

Canlı yayın linkine buradan ulaşabilirsiniz.


Yorumlar
Yorum eklemek için giriş yapmalısınız