Müzik gebelerde stres ve anksiyeteyi azalttığı gibi prenatal dönemde dinlenen müzik, neonatal dönemde bebeği de etkilemektedir. Fetüsün intrauterin dönemde duymaya alıştığı sesi doğumdan sonra yeniden duyması, bebek üzerinde rahatlatıcı bir etki oluşturmaktadır. Bu etki sayesinde, bebeklerin stresi azalmakta, anne-bebek bağlanması artmakta ve olumlu fizyolojik ve davranışsal değişikler meydana gelmektedir.
İnsan ve müzik arasındaki ilişki, intrauterin dönemden itibaren kurulmaya başlar, doğumdan sonra çeşitlenip zenginleşir ve insanın yaşamı boyunca sürer. Fetüsün duyu organlarındaki gelişimi, perinatal dönem boyunca dokunsal, vestibüler, kimyasal, işitsel ve görsel gelişim şeklinde bir sıra izler. İntrauterin dönemde kulakta ilk gelişen kısım iç kulaktır. Tüylü hücrelerin gelişimi 10-12. haftada gerçekleşirken işitme, gebeliğin 20-22. haftalarında oluşur. İntrauterin konuşmanın algılanması 25-27. gebelik haftasından sonra mümkün olduğundan, dil gelişimi ve fetüsün dış sesleri algılamasının geç prenatal dönemde başladığı
öne sürülebilir.
Doğum öncesi alınan uyarıların müzik yeteneğini ve dil gelişimini artırdığı ileri sürülmektedir.
Uyarılar, beyin hücrelerinin daha fazla kullanılmasını sağlamakta, bu da yenidoğanın hayata daha etkin bir beyin kapasitesi ile başlamasını sağlamaktadır.
Özellikle son trimesterde duyduğu ses ve melodileri doğum sonrası dönemde tanımaktadır. Bu durum çocuğun anadilini seçmesi konusunda yönlendirici olmaktadır. Prenatal dönemde ve doğumda müziğin etkisininin değerlendirildiği bir çalışma; anneler emzirme sırasında bebekleri huzursuzlandığı zaman, gebelikte dinledikleri müziği açtıklarında, bebeklerin sakinleştiği, emme süresinin uzadığı ve daha kolay uykuya dalarak uyku süresinin de uzadığını göstermiştir. Müzik dinletilen gruptaki bebeklerin beslenme hızının da anlamlı derecede yüksek olduğu saptanmıştır.
Referans:
1. Çetin F, Tan A, Merih Y. Türk Müziğinin Gebelik ve Yenidoğan Üzerindeki Etkileri. Zeynep Kamil Tıp Bülteni; 2017; 48(3):124-130