Ebeveynliğe pek çok soru eşlik eder; çocuğumu nasıl güvende, sağlıklı ve mutlu tutacağım? Çocuğumun gelişimini nasıl desteklerim?
Ebeveyn olmak kişinin kişisel yaşamını, vücudunu etkilediği gibi kimlik, davranışlar, hormonlar ve beyin yapısını da etkiler.
Babalar söz konusu olduğunda ise bu tür değişikliklerden daha az bahsedilmektedir.
Babalar bugünlerde çocuklarıyla 30-40 yıl öncesine göre çok daha fazla zaman geçiriyorlar.
70'lerde, bir babanın çocuk bakımına harcadığı süre, hafta içi 12, hafta sonu 25 dakika idi.
2010'da bu süre günde ortalama 1.2 saate çıktığı tespit edildi.
Çocuğa kim yakın? Anne mi, baba mı?
Yenidoğanla geçirilen zaman, babanın vücudunda hormonal ve sinirsel sistemleri etkileyebilir.
İşle ilgili koşullar ve sosyal beklentiler, babaları çocuk bakımında daha az zaman harcadıkları ve daha az sorumlu oldukları ikincil bakıcı rolüne itebilir.
Erkek ve kadın arasındaki gelir farklılıklarının, kadının iş yükünü azaltması, erkeğin ise telafi etmek için kendi iş yükünü sürdürmesi veya artırması az rastlanan bir durum değildir.
Anneler (bilinçli veya bilinçsiz olarak) bakım sorumluluklarını eşlerine devretme konusunda isteksiz olabilirler.
Emzirme, annenin bebeğe yakınlığını destekleyen bir eylemdir.
Sonuç olarak, babalar erken çocukluk döneminde çocuklarıyla bire bir etkileşime daha az zaman ayırırlar.
Babaların da hamilelik döneminde midesi bulanabilir, başı dönebilir.
Babanın hamilelik sırasındaki davranışları çocuğun üzerinde olumlu (sigarayı bırakmak) veya olumsuz (eşe yönelik şiddet) etki yaratabilir.
Öte yandan, baba adaylarının davranışları da kontrolleri dışında etkilenebilir.
Örneğin, babalar somatik gebelik belirtileri yaşayabilir (Couvade sendromu).
Somatik gebelik belirtileri, babaların %80’ini etkilemektedir; bulantı, bacak krampları, iştah ve ruh hali değişiklikleri ve kilo bu belirtilerdendir.
Bu sendrom daha sonraki ebeveyn duyarlılığıyla bağlantılı olabilse de bilim adamları henüz bu sendromu yaşamak ile daha iyi (veya daha kötü) bir baba olmak arasında bir ilişki bulamadılar.
Ebeveyn ve çocuk arasında bağın oluşturulması, erken çocukluk döneminin önemli bir kilometre taşıdır.
Baba-çocuk bağının akılda tutulması gereken birkaç önemli yönü vardır.
Babalar da anneler kadar sağlam bağlar oluşturabilirler, bu konuda anneler kadar yetkinlerdir.
Güçlü bir çocuk-ebeveyn bağı oluşturmak için emzirme şart değildir.
Babanın çocuğun davranışlarına (örneğin ağlama) duyarlılığı genellikle annelerinkinden daha düşüktür, ancak araştırmalar çocukların babalarına ve annelerine benzer şekilde güvenli bağlandığını gösteriyor.
Oyun, keşfetmek ve sınır koymak, baba-çocuk bağını destekleyen üç önemli baba davranışıdır.
Baba adaylarının %10'unu etkileyebilen depresyon, baba-çocuk bağını, çiftin ilişkisinin kalitesini olumsuz etkileyebilir ve anne depresyonu ile bağlantılıdır.
Baba depresyonunun belirtilerini bilmek ve mümkün olan en kısa sürede tedavi için başvurmak önemlidir.
Babaların beyinlerin yapısı doğumdan sonra değişikliğe uğrar.
Çalışmalar, bebek ipuçlarını tespit etmede uzmanlaşmış bölgelerde (örn: Bu ne tür bir ağlama?) ve ebeveynlik davranışlarını düzenleyen bölgelerde (örn: Bu ağlamayı duyduğumda ne yapmalıyım?) doğumdan sonra değişiklik olduğunu gösteriyor.
Beyin aktivasyonu (beynin bir durumda nasıl tepki verdiği) babalıkla birlikte değişir.
Beyinde duygusal bilgileri işleyen alan ile sosyal anlayışla ilgili) arasındaki beyin bağlantıları çocuk bakımı ile daha da güçlenir.
Hem anneler hem de babalar, bir çocuğun ağlamasını dinlerken, ebeveyn olmayanlara kıyasla duyu-motor ağını daha fazla aktive eder.
Çocuğun doğumundan sonra, erkekler, benzer bir beyin aktivasyonu göstererek, diğer çocuklara karşı daha empatik hale geliyorlar.