Doğan Cüceloğlu: Sadece Işık Saçan Bir Bilim İnsanı Değil, İyi Bir Yazar, Türkçe´nin Çok İyi Bir Kullanıcısı...

Paylaş Büyüsün´ün canlı yayın programı olan “Selçuk Şirin ve Yankı Yazgan´dan İlham veren bir söyleşi” nin detayları bu yazıda!

Selçuk Şirin: Türkiye'de psikoloji birey odaklıdır, Doğan Hoca onun sınırlarını değiştirdi, geliştirdi. Bilişsel Psikoloji’yi kendi deneyimi ve içtenliğiyle birleştirip geliştirdi. Psikolojiyi popüler bağlamda yeniden kurdu, bizlerin yaptığı pek çok şeyin altyapısını yeniden kurdu. Bugün ebeveynlik üzerine konuşuyorsak onun sayesindedir. Bizim kısa psikoloji tarihimizde çok önemli bu. Bizim alanın kutup yıldızıdır kendisi.

Yankı Yazgan: İnsanın ruh sağlığının ne olduğunu, ruhsal yapısının ne olduğunu kavramamızı getiren psikolojinin dilini Türkiye'nin diline çeviren kişi oldu. Sadece ithal kavramların kullanılmasıyla değil, ülkedeki dille evrensel kavramları buluşturarak bunu yaptı. Yüreğindeki, niyetindeki saflığı dile de saflık olarak yansımıştı. Dilinin kolay anlaşılırlığı basitleştirmeden kaynaklanmıyordu. Akademik birikimi hafife alınacak bir birikim değil çünkü. Sadece ışık saçan bir bilim insanı değil, iyi bir yazar, Türkçe'nin çok iyi bir kullanıcısı…

Paylaş Büyüsün'ün son canlı yayın programı “Selçuk Şirin ve Yankı Yazgan'dan İlham veren bir söyleşi” başlığıyla gerçekleştirildi. Beklenmedik bir şekilde yaşamını yitiren ve Türkiye için çok önemli bir kayıp olan Doğan Cüceloğlu, her iki konuşmacının da yakından tanıdığı ve kendilerine büyük katkıda bulunduğunu düşündükleri bir isim olduğundan söyleşinin büyük bölümü Cüceloğlu'na ayrıldı. İki isim, Türkiye'deki ebeveynlerin gündemlerindeki en öncelikli sorunların da ele alındığı söyleşide Doğan Cüceloğlu'na dair aktardıkları anekdotlar ve yaptıkları değerlendirmelerle kıymetli bir anma etkinliği gerçekleştirmiş oldular. Söyleşiden satır başlarını derledik:

Selçuk Şirin: Türkiye'de psikoloji birey odaklıdır, Hoca onun sınırlarını değiştirdi, geliştirdi. Psikolojiyi sadece bireyle sınırlandırmayan bir bakışı vardı. Bilişsel Psikoloji'yi (Cognitive Psychology) kendi tecrübesi ve büyük içtenliğiyle geliştirdi, o boyutu çok önemsiyorum. Çünkü popüler manada psikolojinin yeniden bir tarife ihtiyaç olduğu bir dönemde, Hoca, 90'lardan başlayarak onu gerçekleştirdi. Ve bugün sizin de benim yaptığımız pek çok şeyin altyapısı o şekilde kurulmuş oldu.

Bugün ebeveynlik üzerinde konuşuyoruz, onun altyapısını kuran Doğan Hoca'dır. Bu çok önemli bizim kısa psikoloji tarihimiz içerisinde.

'Seni anlayalım' çabası önemli

Selçuk Şirin: Bir de şunu çok önemsiyorum: Türkiye'de hep farklı farklı kamplaşmalar vardı, o manada ideolojiler de insanın bakışına yansıyor, bu da doğal. Bu manada Türkiye'de hümanizmi savunan, tarif eden onu “yerli ve milli öğelerle”, metaforlarla açıklayan bir bilge insandı Doğan Cüceloğlu. Çok da ihtiyacımız var, o tarz bir çağrıya. Bugün her zamankinden daha fazla... Kim olursa olsun; etnik, dinsel kökenin ne olursa olsun, “seni anlayalım” çabası vardı. Bunu çok kıymetli buluyorum; Türkiye'de bunu yapmak önemli. Sadece Türkiye'de değil, Amerika'da da böyle...

Selçuk Şirin: İçtenlik zor bir şey, samimiyet… Tüm kırılganlıklarını kamuoyu önünde ortaya koyabilmek. Kırılganlık, özellikle bizim kültürde açıkça sergilenmesi zor, mesela ağlamanın bir erkeğe yakıştığını O'nun videosunda gördük. Kitabında Amerika'daki eşinden ayrılma sürecini o kadar içtenlikle anlatışı... Kim yazar onu? Yaşasanız yazamazsınız, ego meselesi yapılır.

'Türkiye'nin Jerome Bruner'ini kaybettik'

Yankı Yazgan: Bu kavramlar hiç konuşulmazdı, kırılgan liderlik konuşuluyor bugün, ama O ilkti. Gerçekten öyle bir insandı. Söyledikleriyle yaptıkları arasında açı olmayan, sahici bir insan, sahici bir fikir önderi; tüm bu özellikleri birarada tutan…

O kitap kendi dönüşüm süreci aslında. Bir dönüşüm süreci var, Amerika'ya gidişi, orada kurduğu dostluklar… Bu sadece bir hatıra değil. Topluma kendi kırılganlığını toplumun yararlanacağı bir deney gibi sunmak ve oradan da başkalarının sonuçlar çıkarmasını sağlayacak bir özünü oluşturabilmek. Kendine eleştirel bakışından da çok etkilenmiştim.

Selçuk Şirin: Amerika'daki meslektaşlara bahsederken, Hoca'nın CV'sini paylaştım. Ama bunun açıklayıcı olmadığını düşünerek “Türkiye'nin Jerome Bruner'ini kaybettik” dedim.

'Kolay anlaşılırlığı, basitleştirme yapmasından kaynaklanmıyordu'

Yankı Yazgan: İnsanın ruh sağlığının ne olduğunu, ruhsal yapısının ne olduğunu bunu kavramamızı getiren psikolojik zihinliliği Türkiye'nin diline çevirmekle de ilgisi olduğunu düşünüyorum. Sadece ithal kavramların kullanılması gibi değil de, bu ülkedeki dille evrensel değer ve kavramları buluşturdu. Dili kullanışına hayran olmuştum.

Babam Gültekin Yazgan'la Doğan Bey'in çok yakın dostluğu oldu. Onlar Benim Kahramanım, babam ve annem hakkında yazılmış bir kitap.

Babamın körlükle mücadelesini anlatan otobiyografi niteliğindeki Kör Uçuş adlı kitabını okuduktan sonra onu çok ciddiye aldı. Sonraki bir yıl içinde babam ve annemle İzmir'e gidip gelerek üç hafta içinde 30-40 saatlik bir nehir görüşme yaptı. Onlar Benim Kahramanım kitabı haline getirdi. Babam da Türkçe'yi kullanma konusunda hassastır, “Bu adam Türkçe'yi nasıl kullanıyor, ne kadar güzel” dedi. Doğan Cüceloğlu'nun yüreğindeki ve niyetindeki saflığı, dile de saflık olarak yansımıştı. Dilinin kolay anlaşılırlığı, basitleştirme yapmasından kaynaklanmıyordu. Metinlerini çok dikkatli okumak gerekiyor. Basit değil, özgün kavramlar. Kendisini yakın hissetmemizde, yuvarlak laflar eden birtakım yazılara baktığınızda, diliyle de bizim yüreğimize yerleştiğini düşünüyorum. Dilinin hümanistliği, yansızlığı, dili kullanışındaki tarzıyla.

'Türkçe'nin çok iyi bir kullanıcısı'

Yankı Yazgan: Sadece ışık saçan bir bilim insanı değil, iyi bir yazar, Türkçe'nin çok iyi bir kullanıcısı...

Çocuklarımızı yetiştirirken bizim tavırlarımız onlar açısından da önemli, hep diyoruz ya anne babanın model olması, öğretmenin model olması… Üstüne vazife olmayan işlerle uğraşmak diyorum ben. Kimse istemediği halde ve bunu başkasının yararına olacak şekilde inisiyatif almak anlamında. Başkalarına katkıda bulunmaya geçtiğinde iyi insan hedefine ulaşıyor. Madem insan olduk, bari en iyisi olalım, diyenlerden...

Selçuk Sirin: Bir milyon kitabı kurduğumuzda bir buçuk iki yıl önce, bizim ekipten bir arkadaş dedi ki, “En çok kitabı alan Doğan Cüceloğlu”. Hiç haberimiz olmadan gitmiş web sitesine, almış… Sessizce, tanışıklığımız da yoktu o zaman. O zaman da yine telefonda konuşmuştuk.

[1 milyon kitap bir sosyal girişim projesi. Yazdığımız kitapları satarak elde ettiğimiz gelirle kitap isteyen ama parası olmayan ailelere kitap dağıtıyoruz. 450 bin kitap dağıtıldı. 1milyonkitap.com adresinden bakılabilir.]

Doğan Cüceloğlu’nun diğerkâmlık kavramı “ego dissolve” gibi bir durum aslında. Doğan Bey'in kendi egosu manasında bir şeyin kalmadığını hepimiz gözlemledik.

50'li yaşlarda ikinci kariyerini başlatma cesareti

Selçuk Şirin: Akademik background'u önemli Hoca'nın. Dünyanın sayılı üniversitelerinden birinde doktorasını yapıyor. Berkeley Üniversitesi, Kaliforniya Eyalet Üniversitesi kariyerinin önemli basamaklarını oluşturuyor. Bunlar başlı başına bir akademisyenin ulaşabileceği zirve noktalar. Hocanın yaptığı ve benim de özendiğim nokta şu, bütün bunları bırakıyor, çünkü orada ayrı bir dil, ayrı bir sistematik içinde mücadele ediyorsunuz. Hoca Ankara'ya meşhur Gaziosmanpaşa'daki evine dönüyor ve orada 90'lardan başlayarak kendi içinde ikinci bir rönesans yaşıyor.

Yankı Yazgan: Yaklaşık 50'li yaşların ortasında bunu yapmaya başlıyor. O yaşta yeni bir kariyer başlatmak büyük bir cesaret işi.

Selçuk Şirin: İkinci kariyerin başlamasında birinci kariyerindeki sistematik yaklaşımın büyük payı var. Bu alana daha titiz bakmak lazım. Bu manada Doğan Cüceloğlu çıtayı yükseltti Türkiye'de.

Yankı Yazgan: Pek çok başka ismin de yanında O'nun açtığı bir yol var. O yolu açanlardan, kendine özgü dili açısından, bir yazar olarak da, dil ve anlatım konusunda da eşsiz olduğunu teslim etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

'Bizim alanın kutup yıldızı'

Selçuk Şirin: Ölümünden bir gün önce kitabını paylaşmıştım, O da bir yorum yazmış. Gurur duydum. Ben bizim alanın kutup yıldızı diye yazmıştım. Psikoloji değil sadece, toplum bilim manasında söylüyorum. Dil çok önemli, kuramsal-bilimsel bilgileri geniş kesimlere ulaştırmak ayrı bir maharet, ikinci bir dil gerektiriyor.

Yankı Yazgan: Doğan Bey sokakta dert dinleme konusunda da çok iyiydi. Karşıdaki kişinin anlaşılmış hissetmesini sağlayarak ayrılmasını gözettiğini gözümle gördüm, imrendim. Bu örneklere tanık olmuş olmak bile tanık olanı geliştiriyor.

Selçuk Şirin: Her yerde fotoğrafları var, samimi gülen fotoğraflar. İzmir'deki bir okulda da var, Tekirdağ'da bir köyde de var, Güneydoğu'daki bir kitabevinde de var. Herkes çok özel bir anı paylaşıyor. Bana şunu dedi, bana bunu söyledi. Bu çok kıymetli bir şey. Emek isteyen bir şey, büyük bir enerji isteyen bir şey. Böyle insanların kıymetini bilmemiz gerekiyor.

'Son dakikaya kadar ışık saçan bir insan'

Yankı Yazgan: Son dakikaya kadar ışık saçan bir insandı. Yaş ilerledikçe ölüm aniden yakalayabiliyor insanı. O son dakikaya kadar, yaşamın her dakikasının önemli olduğunu düşünenlerdendi. Hiç bitmeyecekmiş gibi düşünmek...

Başka türlü inanmak da mümkün değil, hep hayatın devam edeceğine inandığımız zaman gelecek kavramı oluyor. Gelecek tasarımı olmadığında can derdine düşüyor insan ve üretkenliğinde ciddi bir kayıp oluyor. Doğan Cüceloğlu hiç can derdine düşmeden yaşamış bir insan.

Selçuk Şirin: Doğan Hoca'nın iki değişik nehir söyleşisi var, biyografilerini içeren. Bunun arkasında çok dramatik bir hikaye var. Hayatının başlangıcında büyük bir travma var, annesini kaybettiği için. Sonra eşini kaybediyor. Tüm bunları doya doya içtenlikle yaşayarak aşan bir insan. Bunu anlatırken, bizi de o hikayeye davet ediyor. O kadar içtenlikle paylaşan çok az insan var. Herkes travma yaşar, ne yaşadığını bilmez. Biraz önce duygusal zekadan bahsediyorduk. Kimi yaşar, içine atar, paylaşmak istemez. Egosu devreye girer, sansür eder. Hoca yaşadı ve paylaştı; herkesin anlayabileceği bir şekilde. Ki bizler yolumuzu görelim. Başkasına ayna tutacak şekilde herkes paylaşmıyor.

Yankı Yazgan: Aydın. Aydınlatan insan olmak. Kriz ve fırsat ilişkisi üzerine konuşuluyor ya, burada kendi krizlerini başkaları için bir fırsata dönüştüren, başkalarına değişim fırsatı için örnek haline dönüştüren bir insan olarak düşünüyorum. Diğerkâmlık, alturistic davranış. Bizi etkileyen, adeta büyüleyen diyeyim, bu kadar sevgi hissetmemizi sağlayan.

'Bütün bir toplumun öğrencisi olduğu bir Hoca'

Yankı Yazgan: Doğan Cüceloğlu’nun bütün dünyanın kutuplaştığı bir çağda bir üçüncü yol olarak hümanizmi bu ülkenin, kültürün diliyle dile getirdiğini birlikte konuştuk. Oradan öğrendiklerimizi, sevginin nasıl oluştuğunu konuştuk. Çünkü sevginin koşulsuz kabul ve anlaşılmışlık hissinin doğal bir ürünü olduğunu biliyoruz. Ne mutlu biz kendisinin öğrenciliğini değişik şekillerde yapabildik.

Bütün bir toplumun öğrencisi olduğu bir hoca o aslında. O'nu kaybetmenin üzüntüsü ama O'nun anılarının, mirasının canlılığının verdiği bir tür iç rahatlığımız da var. Sadece aramızda bulunmayacak, elini tutamayacak, konuşamayacak olmanın üzüntüsünü atmamız zaman alacak; ama eserleri ve yaşamıyla sanırım hayatımıza ışık saçmaya devam edecek.

Yaptığımız canlı yayın bu çok özel zamana denk geldi. Bu amaçla planlamamış olduğumuz bir konuşmaydı ama sizin Instagram'a yazdığı son notta olduğu gibi bu da kendisiyle ilgili bir anma programına dönüştü, ışıklar içinde yatsın.

 

Prof. Dr. Selçuk Şirin hakkında:

Prof. Dr. Selçuk Şirin, New York Üniversitesi’nde (NYU) Profesör olarak çocuk gelişim ve istatistik dersleri vermekte, eğitimden gelişime geniş bir alanda araştırmalar yapmaktadır. İlkokula Yiğitkonağı köyünde başlamış ve liseyi Göle’de bitirmiştir. ODTÜ’den lisans, SUNY’den yüksek lisans ve Boston College’dan doktora derecesi alan Şirin, 100’ü aşkın bilimsel yayına imza atmıştır. Boston College ve NYU’dan Öğretim Üyesi Mükemmeliyet Ödülü, ABD Çocuk Gelişimi Vakfı’ndan Araştırmacı Ödülü, dünyadaki en büyük eğitim araştırmacılar derneği AERA’dan Araştırma Büyük Ödülü ve geliştirdiği projelerle Jacobs Vakfı’ndan 2018 Sosyal Girişimcilik Ödülü almıştır. Selçuk Şirin 2015 yılında ABD Bilimler Akademisi Çocuk, Ergen ve Aile Komisyonu’na seçilmiştir. 2014-2018 yılları arasında Hürriyet’te haftalık köşe yazıları yazan Selçuk Şirin’in Yol Ayrımındaki Türkiye: Ya Özgürlük Ya Sefalet ve Bir Türkiye Hayali adlı iki Türkçe kitabı, Muslim American Youth: Understanding Hyphenated Selves Through Multiple Methods adlı bir İngilizce kitabı, ilkokul çocukları için sınıflara göre hazırlanmış Proje Seti ve yeni doğan çocuklar için özel olarak hazırlanmış bebek kitapları bulunmaktadır.

 

Canlı yayınımızın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

 


Yorumlar
Yorum eklemek için giriş yapmalısınız