Paylaş Büyüsün Anneler Günü özel yayınında uzmanlar pandemi döneminde annelerin artan yükünü ve bu yüke nasıl yaklaşmak gerektiğini konuştu. Mutlu bir aile, zorluğu sırtlanan annelerin nasıl mutlu hissedebileceği gibi sorular üzerinde de durulurken temelde iyi bir aile içi iletişimin ve eşler arası iyi niyetin önemi öne çıktı.
Paylaş Büyüsün, Anneler Günü'nde yapılan Canlı yayınındada Prof. Dr. Aylin İlden Koçkar ve Dr. Psk. Aslı Aktan Erciyes “Zor zamanlarda anne olmak” üzerine konuştu. Kendileri de anne olan konuşmacılar, dünyanın olağanüstü günlerden geçtiği pandemi döneminde, çalışan ya da çalışmayan annelerin evde ve işyerlerinde artan yüklerini ele alırken, zorlanmaların daha çok hangi başlıklarda ortaya çıktığı ve bunlarla baş etme yollarının neler olduğu üzerinde durdu.
ANNELER BİR DURUP NE HİSSETTİĞİNİ DİNLEMELİ
Aslı Aktan Erciyes pandemi döneminde dış ve iç kaynakların tükenmesiyle, çalışan ya da çalışmasa da evde çocukların sorumluluğunu üstlenen annelerin omuzlarına binen yükün katlandığını vurgularken, annelerin uzaktan eğitim alan çocuklarına öğretmenlik yapmak gibi bir mesaiyi de üstlendiğini hatırlattı. İş hayatında ya da evdeki sorumluluklar artarken, iki alandan da beklentilerin azalmadığını belirten Erciyes, anneler üzerinde ayrıca kendilerini nasıl hissetmesi gerektiğine dair bir yükün de olduğunu söyledi. Annelerin “Anne dediğin güçlü olur”, “Güçlü olmamız lazım” gibi hisler yerine, gerçekte ne hissettikleri üzerinde durmaları gerektiğini söyleyen Erciyes, “Anneler ne hissettiklerini bir durup dinlemeli. İş ortamı olmasa da aileyle bu durumlarını paylaşmalı. Bu yüklerini hafifletmeye yardımcı olacaktır. Yardım isteyebilmek önemli” diye konuştu.
Aylin İlden Koçkar, annelerin doğal bir şekilde fazla yükü üstlerine aldıklarını hatırlatırken “aile içinde rol paylaşımı”nın kritik olduğunu söyledi. Yardım isteme yoluyla işbölümü yapılması gerekliliği üzerinde duran Koçkar, evde çocuk, genç ve eşlerin de sorumluluk almasının önemine dikkat çekti.
TOPLUMSAL EŞİTSİZLİK EVDEKİ İŞLERE DE YANSIYOR
Çalışan annelerin durumu üzerinde durulurken pandemi döneminde hem işlerini sürdürüp hem de evde kalan çocuklarla ilgilenmek durumunda kalan çalışan annelerin eşitsiz bir yük üstlendiklerinden bahsedildi. Burada “doğal” olarak çocukların anneye daha fazla yöneldiği, ancak bunun böyle olmasının şart olmadığı üzerinde duruldu. Aslı Aktan Erciyes, annelerin “birincil bakım veren” konumu nedeniyle tüm sorumluluğu üstlendiğini, bunun oturmuş, kemikleşmiş bir sistem olduğunu ve toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili bir konu olarak görülebileceğini belirtti.
Kadınların iş yaşantısında da aynı işi yapan erkeklerden daha az maaş aldıklarını, işe kabulde evlilik-çocuk yapma olasılıklarının dezavantaj olduğunu vb. gösteren bir dizi araştırmanın varlığından bahseden Erciyes, evdeki eşitsizliğin bu toplumsal eşitsizliklerin yansıdığı bir alan olarak görülebileceğini söyledi.
Evde iletişimin bu eşitsizliği kanıksamama için önemli olduğundan bahsederek annelerin “süperkahraman” olmaya çalışmasının yersiz olduğunu söyleyen Erciyes, bunun aynı zamanda çocuklar için uzun vadede sıkıntı yaratabilecek bir durum olduğunu da belirtti.
AİLE İÇİ İLETİŞİM ÖNEM KAZANIYOR
Aylin İlden Koçkar pandemi döneminde ailelerde yaşanan sorunların katlandığını ve daha fazla su yüzüne çıktığını, işlerin yolunda olduğu ailelerdeyse hafif dalgalanmaların yaşandığını belirterek aile içi iletişimin bu süreçte daha fazla önem kazandığına işaret etti. Kadınların toplumsal hayatta, iş hayatında yaşadığı eşitsizliklerin ciddi stres kaynağı olduğu üzerinde duran Koçkar, çalışan annelerin üzerindeki yükün onları daha da zorladığını belirtti.
Aslı Aktan Erciyes zorlukların biraz da annenin mizacına göre aşıldığını söyledi ve esnekliğin kilit bir nitelik olduğunu vurguladı. Planlamanın hayatı kolaylaştıran ve avantaj sağlayan bir pratik faaliyet olduğunu belirten Erciyes, diğer yandan da bunun yoruculuğuna dikkat çekti.
Aslı Aktan Erciyes, annelerin bu dönemde kendilerine neyin iyi geldiğini keşfetmesi gerektiğini söyledi ve rahatlatıcı uğraşların hayatlarına eklenmesi tavsiyesi yaptı. Çocuklarla geçirilen vaktin önemli olduğunu, özellikle pandemi dönemindeki sosyal izolasyona karşı bu gibi pratiklerin korunması gerektiğini söyleyen Erciyes, bir kez daha annelerin içinden geçtikleri zorlukları maskelememelerini ve iletişim kanallarını açık tutmalarını istedi.
İYİ İLETİŞİM VE EŞLER ARASINDA İYİ NİYET ÖNEMLİ
Anne ve babaların çocuklar için rol model olduğunu hatırlatan Aylin İlden Koçkar, bunun “iyi bir rol model” olarak zorlanması yerine kendi doğallığında ortaya koyabileceği üzerinde durdu. Burada iletişim ve eşler arasında iyi niyetin önemine dikkat çeken Koçkar, çocuklar için bu iletişimin kritik olduğunu ve iyi anne-baba olma rolünün biraz da bu iyi iletişimle bağlantılı olduğunu söyledi.
Daha küçük çocuklarla ilgili zorlukların daha fazla olduğunu hatırlatan Koçkar, burada da annelerin zaman zaman hissettikleri yılgınlık duygusuyla yüzleşebileceğini, bunun doğal olduğunu vurguladı.
Erciyes de, bebeğiyle aşırı zorlanan annelerin bu zorluğu hissettikleri için suçluluk duymalarına gerek olmadığını söyleyerek bebeklerle uğraşmanın ek zorlukları olduğunu ve bu yokmuş gibi davranmanın annelere daha büyük yük bindirdiğini belirtti.
Bu zorlu dönem için bilinçli bir şekilde yapılacak hazırlığın ve destek almanın zorluğu hafifleteceği üzerinde duran Erciyes, pandemi döneminde buna hastalıkla ilgili kaygıların eklendiğini belirtti. Bu farklı dönemin ortaya çıkardığı yeni kuşağın “P kuşağı” olarak adlandırıldığını söyleyen Aslı Aktan Erciyes, bu kuşağı “Pandemide dünyaya gelen ve ilk bir yılı boyunca bu normlarda yaşayan bebekler” olarak tarif etti.
ANNE MUTLU OLURSA ÇOCUK MUTLU OLUR
“Anne çalışırsa çocuklar mutlu olur mu” sorusunun son dönem sık sorulan bir soru olduğunu belirten Koçkar, bu soruyu Aslı Aktan Erciyes'e yöneltti ve bu algının nasıl oluştuğu sorusunu ortaya attı.
Erciyes, farklı örneklerin olabileceğini ama çocuğun mutluluğunun esas olarak annenin mutluluğuna bağlı olduğunu söylerken Türkiye'deki doğum izin sürelerinin yetersizliğinin konuyla ilgili başka bir kısıt olduğunu hatırlattı.
Aylin İlden Koçkar da bunun bağlanma süreçleriyle ilişkisi üzerinde durdu ve aslında çocuğun anneye, babaya ya da bir başka bakım verene (Birincil Bakım Veren) bağlanabileceğini ve bunun mutlaka anne olmasının şart olmadığını işaret etti.
Aslı Aktan Erciyes de zaman zaman annelerin bu konuda fazlaca hassasiyet gösterdiğini ancak çocuğu “gözü arkada kalmayacak birine emanet edebiliyor olmanın” büyük bir olumluluk olduğunu düşündüğünü söyledi.
İlk iki yıl anne-babanın çocukla kalmasının ideal görüldüğü ama arada anne-babayla bağlanma aktivitelerini sağlıklı bir şekilde gerçekleştiren çocuğun geniş aile ya da başka çevrelerle vakit geçirmesinin sorunlu değil, olumlu olduğu üzerinde duruldu.
ANNELER NASIL MUTLU OLACAK?
“Mutlu bir anne olabilmek nasıl olur, ne yapmak gerekir” sorusu üzerinde durulurken Aslı Aktan Erciyes bunu “Anne, çocuk ve aile olarak mutlu olunabilecek bir ortak payda”ya bağladı. Kendisinin de daha önce çocuk odaklı bir mutluluk fikrine yakın olduğunu, sonra bunu değiştirdiğini anlatan Erciyes, günümüzde annelerin bilgi bombardımanı altında kaldığını hatırlattı ve “Annelere bir rahat olun demek istiyorum. Bizim dönemde bu gibi şeyler daha azdı. Anneler bence keyif almaya baksınlar çocuklarıyla geçirdikleri vakitten. Tabii ki bazı faaliyetleri yapsınlar mesela kitap okumak ya da çocuğa hikaye anlatmak gibi. Bu eğlenceli de bir şey sonuçta. Ama bunu böyle görev gibi yapmaktan uzak dursunlar, o zaman içtenlik kaybolmuş oluyor. Oyun oynasınlar. Anne ve çocuğun mutlu olma durumu oyundan geçiyor. Çocuklar oyun oynayarak büyüyor, yetişkinlerin de oyuna ihtiyacı var. Oyun ihtiyacı ortadan kalkmıyor” diye konuştu.
Annelerin “Ne zaman kendi kendine oynamaya başlayacak” gibi soruları olduğunu söyleyen Erciyes, bu sorunun çocuğun iletişim ihtiyacının doğru karşılanmamasının bir sonucu ortaya çıkan yanlış bir soru olabileceği üzerinde durdu.
Aylin İlden Koçkar da, çocuklarla birlikte sadece oyunla sınırlı olmayacak şekilde bir şeyler yapmanın ve sürece odaklı bir yaşam pratiğinin mutluluğu getirebileceğini düşündüğünü anlattı.